T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
İSTANBUL / BAHÇELİEVLER - Prof. Dr. Osman Öztürk İmam Hatip Ortaokulu

DİLİMİZİN ZENGİNLİKLERİ DEDE KORKUT HİKAYELERİ

Dilimizin zenginlikleri projesi kapsamında ocak ayı etkinliğimiz Dede Korkut Hikayeleriydi. Öğrencilerimiz Dede Korkut Hikayelerini okudular ve bu hikâyelerden hareketle yeni bir hikâye yazdılar. Aynı zamanda Dede Korkut Okumaları adı altında okul panomuzu oluşturduk.

Dede Korkut Hikayelerinden Hareketle Hikaye Yazma Yarışması'nda okulumuzda 1. olup okulumuzu temsil eden 7/E sınıfı öğrencimiz Abdullah Sevban ÖZGÜL ilçede 2. olmuştur. Öğrencimizi tebrik ederiz, başarılarının devamını dileriz.

ŞAHBAZ OĞUZ

 

Bir zamanlar Topçular Beyliği’nin egemenliğinde geniş bir oba vardı. Bu obada adı "Cesur Oğuz" adıyla anılan yiğit mi yiğit bir delikanlı yaşardı. Oğuz; atı, kılıcı ve adaleti ile meşhurdu.

Bundan çok önceleri bir gün Topçular Beyi, topraklarında dolaşan vahşi üç gözlü ejderha olduğunu işitti. Üç gözlü ejderhanın varlığı, insanları korkutuyor ve obada kötü bir etki yaratıyordu. Bunun üzerine Topçular Beyi düşündü taşındı. Bu soruna bir çare bulunması şarttı. Obada bulunan delikanlılardan birini seçecek ve görevlendirecekti.

Topçular Beyi, cesur savaşçılarından Oğuz’dan üç gözlü ejderhayı öldürmesini istedi.

 

Oğuz, Topçular Beyi’nin isteği üzerine hazırlıklara başladı, obasını korumak için üç gözlü ejderha ile mücadele etmeye kararlıydı. Yola çıktı ve ejderhanın görüldüğü ovaya vardı. Ucu bucağı olmayan ormanları geçerken karşısına sade kıyafetler giyinmiş, heybetli bir derviş çıktı. Derviş Oğuz’a birkaç nasihat etti, onu cesaretlendirdi. Derviş’in ona ettiği sözler onu iyice yüreklendirdi. ‘Cesaretin oba halkının iyiliğidir yiğit, senin cesur olman oba halkını koruyacaktır yiğit. Allah yardımcın olsun yiğit.’. Dervişin sözleri kulağında yoluna devam etti. Uzun bir yürüyüşten sonra bir çeşmenin önüne vardı. Çeşmeden su içerken bir köylü çeşmeye geldi. Cesur Oğuz’a her yere korku salmış olan ejderhadan bahsetti. Cesur Oğuz da olanlardan haberi olduğunu ve Topçular Beyi’nin bu iş için onu görevlendirdiğini söyledi. Köylü bu duruma çok sevindi ve biraz ilerideki otağına Oğuz’u götürdü. Otağ halkıyla tanıştırdı ve mücadelesinde uğur getirmesi için ona bir kolye hediye ettiler. Dua ve niyazlarla Cesur Oğuz uğurlandı.

Oğuz üç gözlü ejderhayı artık çok iyi tanıyordu. Onunla nasıl cenk edeceğini öğrenmişti. Ejderhaya ulaşmasına az bir vakit kalmıştı. Önüne dev bir mağara çıktı. Cesur adımlarla içeri girdi. Karşısında dev ejderhayı görüp mücadelesine başladı. Kargısını hızla ona attı. Ejderha ilk hamleyle derin bir yara aldı. Bu gazaba uğrayan ejderha ona karşı geri durmadı. Ejderhanın ona karşılık vermesiyle Oğuz’un kolu yaralandı ve bununla birlikte değerli kolyesi yere düştü. Cesur Oğuz kolyenin tılsımlı olduğunu hatırladı ve tekrar boynuna taktı. Cesaretle ejderhaya son bir kez saldırdı. Üç gözlü ejderhayı

yenmeyi başardı. Oğuz obaya döndü.

 

Oğuz’un zaferi obada ve yakın obalarda, otağlarda şölenle kutlandı. Herkesin dilinde “Ejderha

Arslanı” olarak anılmaya başlandı. Oğuz, kahramanlığı ve yiğitliği ile tanındı. Topçular Bey’i ona en büyük iltifatları sundu. Bu olaydan sonra halk Oğuz’un hikâyesini nesilden nesile anlatmaya başladı. Daha sonra Dede Korkut yanına geldi, ona teşekkür etti; yiğitliğini, cesaretini övdü:

 

‘Bundan sonra adın Kahraman Şahbaz Oğuz olsun oğul,

Kahramanlığın obadan obaya, diyardan diyara, dilden dile dolansın oğul,

Cesaretin seninle ve obanla bir anılsın oğul,

Yüreğin uğurla dolsun, yolunda uğurlar olsun oğul.’

 

‘Cesaret her zaman kazanır, cesur olmak halkımıza iyilik getirir.’ sözleri o günden sonra oba halkının sözü oldu; dilden dile, gönülden gönüle ulaştı.

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 09.02.2024 - Güncelleme: 09.02.2024 23:07 - Görüntülenme: 133
  Beğen | 4  kişi beğendi